SAYGI FAKİRLİĞİ
Hiç ölmeyecek gibi yaşayanların dünyasının birer bireyi olarak yaşadığımız için, ölüm bizi yangın, deprem, pandemi gibi alıştığımızın dışında bir anomaliyle varlığını ve varolduğunu ve her an bizlerin de başına gelebileceğini hissettirdiğinde, hatırlıyoruz ki ölüm var ve bu ölüm eninde sonunda hepimizin kapısını çalacak.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığımız ve bundan kaynaklı biriktirme arzumuzdan dolayı da kaçıp giden koca bir yaşanmamış yaşamımız olduğunu göreceğiz o anda.
Bir çoğumuz biriktirme arzusu içinde öyle körleşiyor ve sağırlaşıyor ki ve nihayetinde de kalpleri süreçte mühürleniyor ve artık ne kendilerine ne de bir başkasına saygıları kalmıyor.
Ama kaçış yok; yangınla, depremle, pandemiyle olmasa da eninde sonunda hepimiz öleceğiz..
Emanet geldiğimiz bu dünyadan, emaneti sahibine vermeye gideceğiz.
Peki giderken geriye şöyle baktığımızda, o çöpleri dışarı atan, küllükteki yığınla izmariti yola döken, arabasını umursamazca yolun ortasına park edip giden, başkasının hakkını yiyen, haramzade olan, riyakar olan, iş bilmezliği ve işgüzarlığı yüzünden başkasının zarar görmesine neden olan, yola o iğrenç şeyleri tüküren, yaya yolunda ve ters yönde motorsikleti bir yarış pisti edasında süren saygı fakirlerinden değilseniz ne mutlu size.
Bu dünyada kendin dahil hiç kimseye saygın kalmamış olabilir, saygı ve edep fakiri olmuş olabilirsin ama birazcık olsun bu emanet canı emanet sahibine vermeye gideceğinde ona karşı biraz yüzün kalacak bir yaşantın olsun.
Ama bazılarına ne desen ne fayda.
Bir çokları saygı fakirliğini öyle benimsemiş ve öyle yüzsüzleşmiş ki..
Varlığınız daim olsun.. Nihat Gider
0 Yorumlar