TARSUS TADINDA SÖYLEŞİLER
1.Uluslararası
Tarsus Festivali’nin ilk günü birçok etkinliğe sahne oldu. Konser ve eğlence
ağırlıklı etkinliklerin yapılmadığı ilk günde; Tarsus’a özgü yemeklerin yer
aldığı stantlar, üretici kadın stantları, resim sergileri ve söyleşiler büyük
ilgi gördü.
Etkinlikler
kapsamında Tarsus Müzesi’nde izleyici ve okuyucularıyla ‘Edebiyat ve Sinema İlişkisi’ başlıklı söyleşide buluşan sanatçılar
Ercan Kesal ve Mert Fırat festivalin içeriği hakkındaki gözlemlerini dile
getirirken, Serda Büyükkoyuncu Kleopatra’nın o dönemdeki gücünü tarihsel bir
yolculuk içinde aktardı.
Kesal: “İnsan, Tarsus’un daha çok
tanınmasını kalben istiyor”
Tarsus
Müzesi’nde gerçekleştirilen söyleşi sonrasında festival hakkında
değerlendirmede bulunan ünlü oyuncu-yazar-yönetmen Ercan Kesal, Tarsus’un daha önce
bildiği ve çok etkilendiği bir kent olduğunu belirterek, “Festival nedeni ile burada olmak çok güzel. İlk olmasına rağmen
festivalin çok kapsamlı, içerik anlamında çok doyurucu olması, bundan
sonrakilerin daha iyi olacağına dair insana ümit veriyor” dedi.Programı ilk
gördüğümde, ‘İstanbul’dakiler bile bu kadar yoğunlukta, bu güçte festivali zor
yaparlar’dediğini ifade eden Kesal,
“Demek ki böyle bir sebatınız var, böyle bir beklentinizde var ve Tarsuslular’da
bunu görüyorum. Bugünkü söyleşide aslında bunun bir çeşit ispatı oldu. Şehrin
yeterince kıymetinin bilinmemesi insanı üzüyor. Tarsus’un daha çok tanınmasını
istiyor insan kalben. O yüzden festivalin buna iyi bir aracı olacağına da
inanıyorum. Yolunuz açık olsun” dedi.
Fırat: “Festival, neredeyse her
sanat dalından bazı örnekleri ve sanatçıları burada buluşturuyor”
Tarsus’un
kendisinde ayrı bir yeri olduğunu söyleyen oyuncu Mert Fırat ise Tarsus,
Mersin, Antakya ve İskenderun bölgesinin mitolojik öykülerini, efsanelerini,
kariyerini, dokusunu ve yemeklerini çok yakından bildiğini söyledi. “Çocukluğum buralarda geçtiği için, bende
başka bir his oluşuyor her seferinde” diye konuşan Mert Fırat,“O yüzden böyle festivaller vasıtası ile buralara
yeniden gelebilmek, benim için bir fırsat oluyor. Tarsus’un, bu toprakların,
Akdeniz’in tortusu bir başka. O tortunun çok geçmişten getirdiği izler var ve o
izler bizleri sanatla hemhal ediyor, sanatçıyla buluşturuyor ve bu festivalle
buluşturuyor aslında. Festival, neredeyse her sanat dalından bazı örnekleri ve
sanatçıları burada buluşma noktasına dönüştürüyor. Böyle özellikli mekanlarında
bu buluşmayı sağlıyor olması, ya da belediyelerin bu anlamda bunun
sürdürülebilirliğini sağlıyor olması çok değerli” şeklinde konuştu.
Büyükkoyuncu: “Bu festival çok
doğru bir adreste yapılıyor”
‘Antik
Dünyanın En Güçlü Kadını: Kleopatra’ başlıklı söyleşisinin ardından
değerlendirmede bulunan Serda Büyükkoyuncu ise, festivallerin şehirlerin
kanı-canı olduğunu belirterek,“Tarsus’un
böyle bir şeyi yapıyor olması çok önemli. Kleopatra zaten, dünyanın belki de en
güçlü kadını. Düşününki dünyada kadının hiçbir yeri yokken, Kleopatra bir ülke
yönetiyor. Yetmiyor bir başka ülkenin, Roma’nın 3 tane imparatorunu, komutanını
kendisine seferber ediyor. Yetmiyor Ürdün Petra kralını kendisine pervane
ediyor ve hazırladığı değişik stratejilerle hem ülkesine, hem de tüm dünya
siyasetine, ekonomisine ve coğrafyasına yön veriyor. Kocası Sezar öldükten
sonra, Antonius ile buluşmaya Kleopatra Kapısı’ndan geçerek, çok görkemli bir
şekilde geliyor ve burada kendisi ile çok büyük bir aşk yaşıyor. 7 yıllık
beraberliklerinin tohumları burada atılıyor. Dolayısıyla Kleopatra böyle bir
festivali çoktan hak etmiş birisi ve bu festival çok doğru bir adreste
yapılıyor”ifadelerini kullandı.
Özdülger: “Gerçekten uzun soluklu
bir çalışmanın ürünü”
Mersin
Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü
Bengi İspir Özdülger, “Gerçekten uzun
soluklu bir çalışmanın ürünü bu. Başkanımız Sayın Vahap Seçer'in önderliğinde,
Tarsusumuza yakışır bir festival içeriği oluşturmak istedik. Gerçekten dolu
dolu geçiyor. Bugün ilk günümüz. Birkaç alanımız var. O alanlarda etkinlikler
yapıyoruz. Söyleşiler, gösteriler, konserler, ekolojik pazar alanlarımız,
üretici kadın stantlarımız, sergilerimiz, Tarsus'un olmazsa olmaz gastronomisi
ve daha birçok etkinliklerin yer aldığı olağanüstü bir festival yaşıyoruz”
dedi. Festivalin bu yılki temasının ‘Kleopatra’
olduğunu dile getiren Özdülger, “Şehrin
içerisindeki yankıyı, etkiyi, enerjiyi görmek bizi ayrı motive ediyor. Tarsus'a
da bu yakışır zaten” diye konuştu.
“Festivalde önemli eserlerin yer
aldığı sergiler de var”
Mersin
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Öğretim Üyesi Orçun Çadırcı,
“Öncelikle bu serginin ulusal katılımlı
bir karma sergi olduğunu belirtmek isterim. Sergide toplamda 27 sanatçıdan 30
eser mevcut. Bu resimler Çukurova Çağdaş Sanat Eğitim ve Kültür Vakfı
koleksiyonuna kazandırılmış bağış eserler. Tarsus Kültür Girişim
İnisiyatifi’nin hayata geçirdiği bir proje aslında” diye konuştu.
Çukurova
Çağdaş Sanat Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Sekreteri Aydan Dirik, “Tarsus Festivali kapsamında biz vakıf
olarak Uluslararası Çağdaş Sanatlar Müzesi girişimi başlatmıştık daha
öncesinde. Müze olmasını düşündüğümüz bağış eserlerin, elimizde olan,
topladığımız bağış eserlerden bazılarını sergiliyoruz” ifadelerine yer
verdi.
“Tarsus’un tanıtımı için önemli bir
festival”
Yeryüzü
Pazarı Slow Food üreticisi Meryem Kayhan, yapılan festivalin Tarsus’un
tanıtılması noktasında önemli olduğunu belirterek, “1. Uluslararası Tarsus Festivalimizde şu anda bayağı bir yoğunluk var.
Bizler de memnunuz bu durumdan. Pazarımıza hareketlilik geldi. Bu festivalden
dolayı Tarsus daha hareketli şu anda. Gelen insanlar pazarımızı geziyorlar,
yöresel lezzetlerimizi tadıyorlar, tarihi yerlerimizi inceliyorlar” dedi.
Bu
tür etkinliklerle, dışarıdan gelen misafirlere Tarsus’un lezzetlerini tattırıp,
Tarsus’a bir katkı sağlamalarını amaçladıklarını kaydeden Hasan Gökayaz,“Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne böyle bir
festival düzenlediği için teşekkür ederiz. Aslında Tarsusumuz tarihi bir şehir.
Lezzetlerimiz de tarihimiz de… İlla ki gelsinler Tarsus’u görsünler”
dedi.
“Tarsus’taki değişim, özellikle 1
yıldır fark ediliyor”
Festivale
gelen vatandaşlardan Aysel Durmuş, festivalin şehre güzel şeyler katacağından
söz ederken, “İyi şeyler katacağını
düşünüyorum. Değişiklik olacak, bir hareket olacak Tarsus’ta. Değişimi zaten
son 1 yıldır fark ediyoruz. Daha temiz oldu, sokaklar süpürülüyor. Etkinlikler
olursa, dışarıdaki insanlar da gelip Tarsus’u daha yakından görebilir. Tarsus
Festivali’nin hem tarihi tanımak, hem de Tarsus’u tanıtmak açısından iyi
olacağını düşünüyorum” dedi.
Çocuğu
ile festivale katılan Nuriye Keleş, “Ben
çok mutlu oldum, çünkü çocuğum çok mutlu oldu. Burada hemen oyun aktivitelerine
katıldı. Çok güzel ürünler tanıtılıyor. Her belediyenin yapması gereken bir şey
bu. Tarsus Festivali sayesinde ilçemize renk geldi” dedi.
Çocuğu
ile festival alanını gezen Dilek Polat, “Aslında
çok güzel bir ilçedeyiz, ama etkinlikle çok kısıtlıydı. Bu yıl fazlasıyla
etkinlik oldu. Birçok etkinliğe geldik ama bu daha farklı, çok avantajlı bence.
Büyükşehir Belediyemize bu güzel imkanları sunduğu için teşekkür ediyoruz”
ifadelerini kullandı.
0 Yorumlar