Türk Eğitim Sen Tarsus şubesi ‘Eğitimciye Şiddete dur demek için’’ 10 Mayıs 2024 Cuma günü Ülke Genelinde İş Bırakma eylemi yaptı. Başkan Yaşar Yılmaz ‘’82. ilimiz Tarsus'ta yaptığımız basın açıklamamızla, sorumluları gerekli tedbirleri almaya ve somut adımlar atmaya davet ettik. İş bırakma eylemine katılan, basın açıklamasında bizleri yalnız bırakmayan, eyleme destek verdiği halde farklı nedenlerle basın açıklamamıza katılamayan tüm meslektaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle, öğrenci
kılıklı bir vahşi tarafından katledilen İbrahim OKTUGAN müdürümüze bir kez daha
rahmet, ailesine ve tüm eğitim camiamıza baş sağlığı diliyorum.
Bu elim hadiselerin
tekrar yaşanmaması için ülkeyi yönetenler başta olmak üzere, tüm toplumumuzun
gereken adımları atmasını ümit ediyorum.’’ Dedi.
X
Eğitimci İbrahim Oktugay’ın öğrencisi tarafından katledilmesine, tüm Türkiye’de olduğu gibi Tarsus Türk Eğitim-Sen’den de tepki sesi yükseldi.
Sendika üyeleri Yarenlik Alanı’nda kalabalık grupla eylem yaptı.
Eylem sırasında yaşanan cinayet olayına tepki göstermek ve artık son bulması
amacıyla üzerinde Türk Bayrağı bulunan tabutta konuldu.
Burada sendika üyeleri adına basın açıklamasını okuyan Türk Eğitim-Sen Tarsus Şube Başkanı yaşar Yılmaz, şunlara değindi: “Dün İlk Derse Girmedik, Bugün İş Bırakıyoruz! Şiddete Yönelik Önlem Almanız İçin Daha Kaç Eğitimcimizi Yitireceğiz? Artık Yeter!
EĞİTİMDE ŞİDDET YASASI ÇIKARILSIN!
Kamuoyunu ve eğitim camiamızı büyük yasa boğan şiddet olaylarına
bir yenisi daha eklendi. İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak
görev yapan İbrahim Oktugan, bir öğrenci tarafından menfur bir saldırıyla
silahla vurularak canice öldürüldü. Öncelikle kıymetli meslektaşımıza Allah’tan
rahmet; ailesine, yakınlarına ve eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz.
Okullarımızda öğretmene şiddet, mobbing, taciz,
itibarsızlaştırma vakaları ciddi önlemlerin, yasal düzenlemelerin ve esaslı
politikaların hayata geçirilememesi nedeniyle maalesef had safhaya ulaşmıştır.
Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği, eğitimcilerin itibarını
zedeleyen ve sadece adı değişen öğretmeni şikâyet hatları, öğretmenlik
mesleğinin; mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans,
şeffaf olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi, ekonomik,
sosyal ve özlük haklarının gasp edilmesi, eğitimcilerimizi tahkir eden yayın,
tutum ve açıklamalar,
“eti senin kemiği benim” şeklindeki güven ve teslimiyet anlayışının
çok gerilerde kalması tüm bu şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır.
Çoğu okulumuzda güvenlik görevlisinin bulunmaması, güvenliğin
sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin
olmaması şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Oysa her okulumuza güvenlik
görevlisi alımı yapılması ve okullarımızın tamamında kamera bulundurulması
hayati bir zorunluluktur. MEB’in bu konuda okullara bütçe tahsis etmesi,
fedakârlıktan kaçınmaması çok önemlidir.
Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak eğitimde şiddetin önlenmesi,
etkili ve caydırıcı tedbirler geliştirilmesi, eğitim çalışanlarının güvenli bir
ortamda çalışmasının yasal koruma altına alınması amacıyla hem 2019 hem de 2023
yıllarında iki kez kanun teklifi hazırlayarak, milletvekilleri aracılığıyla
TBMM’ye ilettik.
Kanun tekliflerimizde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik
şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka
cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için
de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını
istedik.
Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da,
görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar
bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların artırılması ve şikâyete bağlı
kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu noktada tüm
siyasi partilerimizin birlikte hareket ederek bu teklife destek vermesi ve
teklifimizin yasalaşması en büyük beklentimizdir.
Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma
Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin
ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Türk Eğitim-Sen’in öncelikli
taleplerindendir.
Daha fazla eğitim şehidi verilmesine müsaade etmemeliyiz!
Türk Eğitim-Sen’in şiddetle mücadelesi sadece kanun
tekliflerinden ibaret değildir. Sendikamız 2019 yılında öğretmenlerimiz ve
eğitim çalışanlarımız ile birlikte 81 ilden Sayın Cumhurbaşkanı’na 81 mektup
gönderdi.
Şiddeti protesto eden, iş bırakmayı da içeren sayısız eylem,
basın açıklaması ve basın toplantısı yaptık, “Eğitimde Sıfır Şiddet” temasıyla
alanlara indik, anketlerimizle, araştırmalarımızla, afişlerimizle, yazılı ve
görsel yayınlarımızla şiddet sorununa dikkat çektik.
Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi iken
2019 tarihinde odasında öğrencisi tarafından hunharca katledilen Ceren Damar
Şenel’in davasına müdahil olarak katıldık.
Ayrıca;
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik
şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin yer alması için de büyük mücadele
veriyoruz!
Eğitimde şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemenin yer almadığı
bir ÖMK’yı hiçbir surette kabul etmiyoruz!
Üstelik bu da YETMEZ! diyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı mutlaka kamu/özel ayrımı yapmadan eğitimde
şiddete yönelik ÖZEL BİR POLİTİKA geliştirmesini istiyoruz.
Tüm bunların yanı sıra;
Eğitim çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen itibar suikastları
son bulmalı, statü kaybı önlenmeli, siyasiler, sanatçılar, sporcular gibi
topluma rol model olan insanların eğitim çalışanları ile birlikte
görünürlükleri artırılmalı, yazılı, görsel ve sosyal medya haberlerinde
kullanılan “dil”e özen gösterilmeli, eğitimde şiddeti önlemeye yönelik etkin
kamu spotları hazırlanmalı, öğrenciler arasında çeteleşme, madde bağımlılığı
gibi şiddeti de beraberinde getiren davranışlar için etkili tedbirler
geliştirilmelidir. Özellikle okullarımızdaki rehberlik birimlerinin daha etkin
hale getirilmesi gerekirken, bu noktada 100 öğrenciye bir rehber öğretmen
düşmesi sağlanmalıdır.
1965 yılında Tarsus Lisesinde görev başındayken öğrencisi
tarafından katledilen, cumhuriyet tarihinin ilk şehit öğretmeni olan Erdoğan
KÜKREKOL, 1994 yılında Tunceli’de 5 öğretmenimizle birlikte PKK tarafından
şehit edilen hemşehrimiz Buminhan TEMİZKAN, Rabia Sevilay Durukan, Mehmet
Aktaş, Ayhan Kökmen, Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, İbrahim Oktugan…
Hayatlarının en verimli döneminde sevdiklerinden, öğrencilerinden koparılan tüm
şehit eğitimcilerimizi saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Şiddete maruz kalan
sayısız eğitimcimize de minnetlerimizi iletiyor, her daim destekçileri
olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize
sıkılan kurşundur!
Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz,
şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna
kadar mücadele edeceğiz.
Vandallara teslim olmayacak, bu vahşet olaylarının önüne
geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmayı ve
farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin
sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir.
Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar
ailelerin de en önemli görevidir.
Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda
bulunuyoruz:
Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik
verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek MİLLİ BİR ÖDEVDİR!”
0 Yorumlar